Makaleler

Kararında Vuk Madde 359 Yönünden Tartışılan Hususlar (2020/143 E. 2020/418k. 15.10.2020 T.)

YARGITAY CEZA GENEL KURULUNUN 

 (2020/143 E. 2020/418K. 15.10.2020 T.)  KARARINDA VUK MADDE 359 YÖNÜNDEN TARTIŞILAN HUSUSLAR

İlk Derece Mahkemesince Sanığın 213 sayılı Kanun’un 359/b-1, TCK’nın 43, 62 ve 53. maddeleri uyarınca altı kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. 

Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı tarafından kullanılan karşı oy şerhi: 

“..Yüksek 11. Ceza Dairemizde yapılan temyiz incelemesi sonucunda, 25/12/2019 tarih ve 2019/3348 Esas, 2019/10113 Karar sayılı ilam ile sanık ... hakkında 2010, 2011 ve 2012 yıllarında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 359 maddesinde tanımlanan kaçakçılık suçundan, sanığın üç yıl süren eyleminin her takvim yılı için ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurularak toplam 18 yıl 9 ay hapis cezasına ilişkin hükümlerin onanmasına dair çoğunluk görüşüne; sanığın hukuki bir kesinti olmadan devam eden eylemlerine TCK 43 maddesine göre 'Bir suç işleme kararının icrası kapsamında' değerlendirilerek bozulması gerektiğinden çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 213 sayılı Vergi Usul Kanununda düzenlenen 'kaçakçılık suçları ve cezaları' maddesinde ve ilgili kanununun sair maddelerinde sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında her bir takvim yılının ayrı bir suç olduğuna dair bir düzenleme olmadığı gibi diğer kanunlarda da bu konuda herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Her takvim yılının ayrı suç olarak kabul edilmesine gerekçe gösterilen V.U.K 174. maddesi; vergi mükellefinin vergiye esas ticari defterlerinin defter düzenini sağlamak için vergi sistematiği içinde vergisel hesaplamaları yapmak, mali tabloların hesabının yapılabilmesi kırtasiye ve vergi analiz kolaylığı için getirilmiş bir düzenlemedir. Beyannamelerin belli tarihlerde verilmesinin amacı da vergi idaresinin vergi düzenini sağlamak, vergi sistematiği düzenlemek amacına yöneliktir. Ceza kanunu açısından sanığın suç işleme iradesi, kast, zincirleme suç kavramları ile alakası olmayan ve 213 sayılı vergi usul kanunun defter tutma düzeni ile ilgili ikinci bölüm içinde düzenlenmiş bir düzenlemedir.”

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.02.2020 tarih ve 38061 sayılı mütalaası ile; her takvim yılının ayrı suç olacağı ve sahte fatura düzenleme ve kullanmanın aynı takvim yılında işlenmesi halinde tek suç oluşturacağı düşüncesiyle Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı’nın şerhinde ileri sürdüğü gerekçelere katılmamıştır. 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010, 2011, 2012 yılları için ayrı ayrı sahte fatura kullanma ve düzenleme suçundan TCK'nun 61. maddesine göre kullanılan ve düzenlenen belge sayısı dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilip, TCK'nun 43. maddesi uyarınca sonuç cezanın belirlenmesi gerekirken her takvim yılında hem düzenleme hem de kullanma suçundan verilen mahkumiyet kararlarının yerinde olmadığı ve bu hükmü onayan Yüksek Daire kararının yerinde olmadığı görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/143 E., 2020/418 K. 15.10.2020 Tarihli kararında:

 “Yerel Mahkemece 25.12.2018 tarih ve 543-746 sayı ile sanığın, 213 sayılı Kanun’un 359/b-1, TCK’nın 43, 62 ve 53. maddeleri uyarınca üçü sahte fatura düzenleme, üçü de sahte fatura kullanma suçlarına ilişkin olmak üzere toplamda altı kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair verilen mahkûmiyet hükümlerinin sanık müdafisi tarafından temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama talepli, 20.04.2019 tarihli ve 38061 sayılı tebliğnamesinde; uygulamanın “sanık hakkında 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarına ilişkin eylemleri sebebiyle ayrı ayrı üç kez 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b-1, TCK’nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ve hak yoksunluğu” şeklinde gösterilmek suretiyle yalnızca üç hüküm yönünden görüş bildirildiği, geri kalan üç hüküm yönünden ise görüş bildirilmediği,”

Gerekçesiyle Sanığın her bir takvim yılı için birer kez olmak üzere toplamda üç kez mi cezalandırılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusunda değerlendirme yapmamıştır. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu neticeten:

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,

2-Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 25.12.2019 tarihli ve 3348-10113 sayılı sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin onama kararının KALDIRILMASINA,

3- Dosyanın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca diğer üç hükmü de kapsayacak şekilde sanık müdafisi tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin değerlendirildiği bir ek tebliğnamenin düzenlenmesi amacıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.10.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar vermiştir.


-ERK Avukatlık & Arabuluculuk-